Kars

Kars

Kars, Anadolunun en eski yerleşim yerlerinden bir tanesi.

İsminin kökeni İskitler’den geliyor. O zamanlar Karsak denen bu ilimiz zamanla halk tarafından Kars olarak anılmaya başlamıştır. Güzel ülkemizin en soğuk illerinden biri olan Kars, yeteri kadar tanıtımı yapılmadığından insanımız tarafından keşfedilememiş pek çok güzelliği bünyesinde barındıran güzide bir ilimizdir.

Kars Kalesi: Urartular döneminde yapılan Kars Kalesi, Taş köprünün karşısında yer almaktadır. Kars şehir merkezine 15 dakika yürüyüş mesafesinde bulunmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı döneminde de kullanıldığı bilinen kale, Anadolu’da günümüze sağlam şekilde ulaşabilen sayılı kalelerdendir. Devasa boyutlarıyla görenleri hayrete düşüren kale Selçuklu ve Osmanlı Hükümdarlığı dönemlerinde çeşitli aralıkla onarımlar görerek bugüne ulaşması sağlanmıştır.

Kars Müzesi: 1964 yılında Kümbet Camii müzeye dönüştürülerek, yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen eser ve kalıntıların sergilenmesi sağlanmıştır. Ancak geçen zaman içinde elde edilen eser sayısının artmasıyla birlikte ihtiyacı karşılayamadığı düşünülen cami yerini 1981 yılında açılan Modern Kars Müzesine bırakmıştır. Bu müze arkeolojik, etnografik ve taş eserlerin sergilendiği önemli müzeler arasında yer almaktadır.

Fethiye Camii (Büyük Katedral): Elde edilen yazıtlara göre  temeli Bagratlı Kralı 2. Sembat tarafından Milattan sonra 990 yılında atılmış ancak Kral Sembat öldükten sonra, kilise eşi kraliçe Katranide tarafından 1001 yılında bitirilebilmiştir. Kilisenin planı haç şeklinde olup ortadaki alan kemerleri taşıyan dayanıklı sütunlar ile desteklenmiştir.  Kilise kemerli dar ve yüksek pencereler ile aydınlatılmıştır. Kilise 1064 yılında Sultan Alparslan’ın fethinden sonra camiye çevrilmiş ve ilk fetih namazı kılınmıştır. Bu sebeple büyük katedrale Fethiye Cami’de denilmektedir.

Kafkas Cephesi Müzesi: 19. Yüzyılda Rus ordularının saldırılarına karşı, yapılan savunmada önemli yeri olan tabyalarımız, Rus saldırılarının püskürtülmesini sağlamış ve 1855 yılındaki Kars Zaferi sonrası Padişah Abdülmecit 3000 adet Kars Madalyası yaptırıp Kars şehrine göndermiştir. Kanlı tabya binası olarak anılan diğer bina ise 1803 yılında Padişah 3. Selim döneminde yapılmış tabyalarımızdandır. 1828 yılında Rusların Kars’a yaptıkları saldırılar esnasında bir gece baskını ile tabyadaki tüm askerlerimizin şehit edilmesi sonucunda bu tabyanın adı Kanlı Tabya olarak kabul edilmiştir. Kanlı Tabya binası günümüze kadar mimari özelliklerini koruyarak ulaşmış bir tabya binasıdır.

Kümbet Camii: Bagratlı Krallığı döneminde Kral Abbas tarafından milattan sonra 932-937 yılları arasında yaptırılmıştır. Şehirdeki Ermeni kiliselerinden birisi olan yapı, 1064 yılında Müslüman egemenliğine girmesiyle kilise camiye dönüştürülerek Kümbet Camii adını almıştır. Rus işgali döneminde kısa süreliğine kiliseye dönüştürülen cami, 1918 yılında tekrar Türk hakimiyetine girince yeniden camiye çevrilmiştir. 1964 yılında müzeye dönüştürülen camide bölgede bulunan arkeolojik değeri olan eserler sergilenmiştir. Kümbet Camii, 1993 yılında müze yeni yapılan binaya taşınınca tekrar ibadethane olarak hizmet vermeye devam etmektedir.

Taş Köprü: Kars Çayının üzerine 1579 yılında Osmanlı Padişahı 3. Murat’ın emri ile Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılan köprü, üç tonoz kemerli olup, köprünün tamamı düzgün kesme bazalt taşından yapılmıştır. Zamanla bir kısmı yıkılan köprüyü, Karahanoğlu Hacı Ebubekir 1725 yılında yeniden yaptırmıştır.

Beylerbeyi Sarayı: 1579 yılına Lala Mustafa Paşa tarafından inşa edilen sarayın yapımında kesme taş ve moloz taş kullanıldığı görülmektedir. Ön cephesinde yuvarlak kemerli bir giriş kapısı bulunan sarayın pencereleri yuvarlak yapılı ve kemerlidir. 1828 yılındaki Osmanlı Rus savaşı esnasında birçok bölümü yıkılmış olan saray, yerli ve yabancı turistler tarafından oldukça rağbet gören bir yapıdır.

Mazlumoğlu Hamamı: Kars il merkezinde bulunan Mazlumoğlu Hamamı’nın ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı, kitabesi bulunmadığından tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte, Sultan 3.Murad zamanında, Kars’ın onarımı sırasında yapıldığı düşünülmektedir. Osmanlı hamam mimarisi örneklerinden olup, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Kesme taş ve moloz taştan yapılan hamamın üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür. 

Doğu Anadolu yemek kültürünün en güzel örneklerine sahip olan Kars ilimiz, yöresel Kars Mutfağının yanında, Ermeni ve Azeri mutfağından da birçok yemeğinin popüler olduğu bir ilimizdir.

Han-ı Hanedan: Kars geziniz de yemek yiyebileceğiniz en nezih işletmelerden birisi. Kars’a has yöresel yemekleri de bulabileceğiniz bu işletmede emekler gayet lezzetli ve personelin ilgisi çok iyi. Geniş bir menüsü bulunan Han-ı Hanedan Kars’a geldiğinizde uğramanız gereken mekanlardan.

Kamer: Kars’a özgü yöresel yemekleri bulabileceğiniz restoranda her şey olması gerektiği gibi, çalışanlar çok kalifiye ve çok ilgili ayrıca bu işletmeyi sabah kahvaltılarınız içinde tercih edebilirsiniz.

Kars Kaz Evi: Kars’a özgü evelik çorbasını en iyi yapan mekanlardan. Buraya geldiğinizde Kaz eti ve Hangeli de mutlaka denemelisiniz. Geniş menüsüyle müşterilerine oldukça kaliteli hizmet sunan işletme, Kars gezinizde uğramanız geren noktalardan birisi.

Düşlersokağı Balık Evi: Kars’a gelip balık yemek isterseniz gitmeniz gereken adres Düşlersokağı Balık Evi. Balık çeşitlerinin yanı sıra çorba ve çeşitli et yemeklerini de bulabileceğiniz işletme, Kars gezinizde ziyaret edebileceğiniz nezih bir mekan.

Ocakbaşı Restoran: Ejder kebabı, kaz eti, evelik çorbası, incir tatlısı ve daha sayılamayacak birçok lezzetli yemek çeşidiyle, profesyonel hizmet, lezzetli yemekler, temiz, hoş bir ortam ve makul fiyat için gönül rahatlığı ile gidebileceğiniz bir restoran.