Muş

Muş

Doğu Anadolu bölgesinde bulunan ilimiz, Türklerin Anadoluya girmesini sağlayan Malazgirt savaşının yapıldığı topraklara ev sahipliği yapmaktadır.

Muş ilimizin geçmişi Urartulara kadar uzanmaktadır. Tarihi kökleri derinlerde olan ilimiz, Urartulardan sonra pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İskitler, Med, Pers ve Makedonya bunlara başlıca örnekler olarak sıralanabilir. Türklerin Anadolu’ya yayılmasının başladığı, Bizansların bozguna uğratılıp Anadolu topraklarını terk etme sürecine zorlandığı bu tarih serüveninin başladığı toprakları hepimizin gezip görmesi gerekiyor.

Kutsal Havariler Manastırı: Diğer adı Arak Manastırı olan Kutsal Havariler Manastırı Karaçavuş Dağlarında günümüzde yayla olarak kullanılan zirvenin üzerinde kuruludur. Manastıra ismini veren Arak (Kepenek) Köyü ise zirvenin eteklerindedir. Köyün eskiden üzüm ambarının olduğu ve üzüm şırası çıkarılan bir yer olduğu bilinmektedir. 250 metre ilerisinde büyük bir Çan Kulesi bulunmaktadır. Manastırın yapım şekli ve işçiliği Roma mimari tarzını yansıtmaktadır.

Tarihi Murat Köprüsü: Selçuklu Döneminde yapılan köprülerden biridir. 1871 tarihini işaret eden mermerden kitabesinin onarım tarihini yazdığı düşünülmektedir. 143 metre uzunluğundaki köprü günümüzde hala kullanılmaktadır.

Malazgirt Kalesi: Haşmetli bir görünüme sahip olan kalenin, ilçeyi çevreleyen surları onarım görmüştür.  İslam kaynaklarında bu kale gerek İslamiyet’in ilk döneminde gerekse Bizanslar zamanında birçok savaşa sahne olmuştur. Eski Malazgirt’i kuşatan kalenin ana burcu ile diğer burçları tarihi özellikleri ile ilgi çekmektedir. Doğal afetlerde surları yıkılmıştır. Farklı zamanlarda onarımlar görmüştür.

Hacı Şeref Camii: Camii, Selçuklular Dönemi eserlerindendir. Ana mekan ortada büyük yanlarda basık kubbelerle örtülmüştür. Sade mihrabı yuvarlak kemerli ve niş biçimindedir. Sonradan eklenen son cemaat yeri ahşaptandır. Niş biçiminde taç kapı kesme taştandır. 1902’de Osmanlı Hükümdarı Abdülhamit Han tarafından yaptırılmıştır.

Ulu Camii: Kitabesi bulunmayan yapı moloz taştan inşa edilmiştir. Avlusunda yatan Şeyh Muhammedi Mağribi tarafından 979’da yaptırıldığı rivayet edilmektedir. Ana mekan, ortada kubbe, yanlarda besik tonoz örtülüdür. Mihrap sadedir, kuzeyinde kesme taştan üç kubbeli son cemaat yeri vardır. Minaresi 1966 depreminde yıkılmış olup, şu anki minare, deprem sonrası 1968 yılında tekrar yapılmıştır.

Muş seyahatine çıktığınızda nerelerde yemek yiyebileceğiniz konusunda bu yazımızla sizlere bazı tavsiyelerde bulunmak istiyoruz.

Şark Kebap Salonu: üç katlı olan bu işletmede, üçüncü katta aile yeri ve şark köşeleri bulunmaktadır. Şehirde Adana kebabını en iyi yapan adreslerden biridir. Güler yüzlü personeli, lezzetli yemekleri ve servis kalitesiyle Muş’a geldiğinizde uğramanız gereken mekanlardan biri.

Eywan: Muş ilinde kaliteden ve lezzetten hiç ödün vermeyen restorandır. Kesinlikle yediğiniz etin tadı damağınızda kalacaktır. Mezeler deseniz hepsi gerçekten çok lezzetli ve taze. Izgara çeşitleri, Kebap ve sulu yemekleri ile Muş seyahatinizde gönül rahatlığıyla gidebileceğiniz mekanlardan.

Park Lokantası: Sabahları çorba servisi bulunan işletme, köklü bir geçmişe sahip. Yeşillik bir alanda lezzetli yemekler yiyebileceğiniz bu işletmeyi, Muş gezinizde yemek molası verebileceğiniz noktalar arasına ekleyebilirsiniz.

Kale Restaurant: Muş manzarası eşliğinde zaman geçirebileceğiniz, güler yüzlü ve hızlı hizmetin olduğu memnun kalacağınız bir restoran. Muş’u tepeden izleme imkanı bulabileceğiniz bu işletmede menü çok geniş, yemekler gayet lezzetli. Muş gezinizde eşsiz Muş manzarasını da görebileceğiniz bu restoranı denemelisiniz.