Şanlıurfa

Şanlıurfa

Şanlıurfa

Şanlıurfa, diğer bütün güneydoğu şehirlerimiz gibi, kendine has kültürüyle, yemekleriyle ve mimarisiyle gönüllerde kendine güzel bir yer edinmiş güzide bir ilimizdir.

Semavi dinlerde buranın özel bir yerinin olmasıyla birlikte, Şanlıurfa’yı gezmek ve görmek elzem hale geliyor. Hem kültürel hem tarihi açıdan çok farklı bir yere sahip olan Şanlıurfa ülkemizin gezilmesi gereken illerinin ilk sıralarında yer almaktadır.

Göbeklitepe: Son yıllarda yapılan kazı çalışmalarıyla insanlık tarihinin yeniden yazılmasına sebep olabilecek, Dünya çapında nam yapmış bir arkeolojik keşif alanıdır. Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarındadır. Alan 1963 yılında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedilmiş ve V52 Neolitik Yerleşimi olarak tanımlanmıştır. Alanın gerçek değeri, 1994 yılından sonra başlatılan kazı çalışmaları ile ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu çalışmalar sonrasında, Göbeklitepe’nin 12000 yıl öncesine uzanan bir kült merkezi olduğu anlaşılmıştır. Çapları 30 metreyi bulan yaklaşık 20 yuvarlak ve oval yapının ortasında 2 adet T biçimli, 5 metre yüksekliğinde, kireçtaşından bağımsız sütun yer almaktadır. Yapıların iç duvarlarında da daha küçük sütunlar bulunmaktadır. Bu yapılarda yer alan birçok figür dikkat çekicidir. Göbeklitepe ile ilgili bahsi geçen bilimsel veriler, arkeoloji çalışmalarında neolitik dönemle ilgili kuramsal çerçevenin ve tarihlendirmelerin yeniden değerlendirilmesini gerektiren önemli bilgiler vermektedir. Göbeklitepe’nin, konumu, boyutları, tarihlendirilmesi ve yapılarının anıtsallığı ile Neolitik dönem için ünik bir kutsal alan olduğu anlaşılmıştır. Alan, 12000 yıl boyunca doğal çevresi içinde dokunulmadan kaldığından önemli arkeolojik buluntu vermektedir.

Arkeoloji ve Mozaik Müzesi: 1969 yılında ziyarete açılmıştır. Zengin bir tarihi geçmişi olan Şanlıurfa yöresi pek çok Höyük ve eski yerleşim yerine sahip bulunmaktadır. İl merkezine 44 km. mesafede adını verdiği ovada yer alan kendine özgü sivil mimarisi ile büyük ilgi toplayan Harran bunların en önemlilerinden biridir ve milattan önce 3000’den milattan sonra 13. yüzyıla kadar kesintisiz yerleşim alanı olmuştur. Şanlıurfa Müzesi'nde, Harran'daki kazı çalışmalarından elde edilen eserlerin yanı sıra, yöredeki diğer höyüklerde ve eski yerleşim yerlerindeki çalışmalar sonucu ortaya çıkarılan kültür varlıkları, kronolojik sıralama ile ve ayrı vitrinler halinde teşhir edilmektedir. Şanlıurfa Müzesi'nin bahçesinde de arkeolojik eserler yine kronolojik sıra esas alınarak teşhir edilmektedir. Ön cephede, açık teşhirde hayvan tasvirlerinin yer aldığı bir de mozaik havuzu bulunmaktadır.

Urfa Kalesi: Urfa Kalesi’nin milattan önce 10.000 yıllarına ait neolitik bir alan üzerine kurulduğu tahmin edilmektedir. Kalenin yanı başında çıkarılan ve Şanlıurfa Müzesinde sergilenen 12.000 yılık Balıklıgöl Heykeli ve Kale alanı, Balıklıgöl havzasının tarihini gözler önüne sermektedir. 6. yüzyıla ait kayıtlarda kaleden bahsedilmemektedir. Kale ile ilgi ilk kayıtlar 11.yüzyıla aittir. Buna göre kale 6. yüzyıl ile 11. yüzyıl arasına tarihlenebilir. Kale ilgili kabul edilen görüş Abbasiler döneminde yapıldığıdır.

Nevali Çori: Antik yerleşim alanı, Şanlıurfa ili Hilvan ilçesine bağlı Kantara köyünün sınırları içerisinde, Fırat nehrinin sağ tarafında ve onun bir yan kolu olan Katara deresinin yanında yer almaktadır. Kalıntıların bulunduğu alan, iki kuru dere tarafından sınırlanan terası bir kireç tepesinin altında bulunmaktadır. Nevali Çori antik yerleşkesi insanların yerleşik hayata geçmeye başladığı, yoğun avcılığın yanı sıra bitki ve hayvanların evcilleştirilmeye çalıştığı bir dönemi yansıtmaktadır. Depo olarak kullanılabilecek çok sayıda taş yapının, kült yapısının ve birçok sanat eserinin burada bulunmuş olması, Nevali Çori yerleşkesinin bu döneme ait merkezi bir yer olduğunu göstermektedir.

Rizvaniye Camii: 1149 yılında Rakka Valisi Rıdvan Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mihraba paralel ve üç kubbeli olarak inşa edilmiştir. Caminin doğusunda tek şerefeli bir minare yer alır. Harim giriş kapısı iki renkli malzeme kullanılarak yapılmıştır. Harim kısmı her yönden açılan pencereleri ile oldukça aydınlıktır. Süsleme olarak yapının en ilginç kısmı, giriş kapısıdır. Ahşap kapı, çivi kullanılmadan geçme ve kakma tekniğiyle yapılmıştır. Kapı üzerinde zengin bitkisel ve geometrik desenler bulunmaktadır. Cami avlusunun kuzeyinde bir de medrese yer almaktadır.

Rumkale: Kaledeki mimari kalıntılar Geç Roma ve Ortaçağ karakteri taşımaktadır. Kalede bugün görülebilen yapılar arasında Aziz Nerses Kilisesi, Barşavma Manastırı, çok sayıda yapı kalıntısı, su sarnıçları, kuyu ve hendek yer almaktadır. Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği, yüksek kayalarla örtülü bir tepe üzerinde konumlanmıştır. Roma döneminde Hz. İsa’nın havarilerinden Yohannes’in Rumkale’ye gelip yerleşmesi ve burada Hıristiyanlık dinini yayması nedeniyle, bu yerleşim yeri Hıristiyanlık tarihinde önemli bir rol oynamaktadır. Yohannes’in, İncil’in kopyasını Rumkale’de bir mağarada sakladığı daha sonra kopyaların buradan alınıp Beyrut’a götürüldüğü anlatılmaktadır.

Bazda Mağaraları: Bazda, Albazdu, Elbazde veya Bozdağ Mağaraları adıyla bilinir ve tanınır. Bölgenin en önemli ve en güzel görüntüye sahip taş ocağıdır. Çok geniş bir alana yayılan dağın dış cephelerinde taş kesilmesi nedeniyle büyük oyuklar meydana gelmiştir.

Haleplibahçe Mozaik Müzesi: Şanlıurfa ili merkezinde Balıklıgöl’ün kuzeyinde yer alan Haleplibahçe mevkii, milattan sonra 5 ve 6. yüzyıllarda Edessa antik kentinin önemli bir semtiydi. Haleplibahçe Kentsel Tasarım Projesi kapsamında yapılan alt yapı çalışmalarında tesadüfen mozaiğe rastlanılması sonucunda bu alanda Şanlıurfa Müze Müdürlüğü Başkanlığı’nda 2007-2009 yıllarında dört ayrı yerde kurtarma  kazı çalışmaları yapılarak, Saray, Hamam ve bir Geometrik Villa meydana çıkartılmıştır.

Şanlıurfa tarihi alanlarının çokluğu kadar kendine has yemek kültürünün de yerleşik olduğu bir ilimizdir. Şehre geldiğinizde hangi restoranlara gidebileceğinizle ilgili bu yazıyı sizler için derledik.

Cevahir Han Restoran: Kahvaltı hizmeti de veren mekan, şehrin servis ve kalite açısından en önde gelen noktalarından biri. Yöresel birçok ürünü de bulabileceğiniz mekan Şanlıurfa gezinizde sizler için iyi bir alternatif olabilir.

Altın Lokantası: Oldukça hijyenik olduğu hemen göze çarpan işletmede güler yüz ve servis kalitesi mükemmel. Yemekler lezzetli ve porsiyonların doyurucu olduğunu da belirtmek gerekiyor. Şanlıurfa gezinizin yemek molası kısmana dahil edebileceğiniz, çok güzel bir işletme.

Oduncu Et & Mangal: Küçük bir iş yeri iken verdiği kaliteli hizmet ve güzel lezzetler sayesinde gün geçtikçe büyüyen ve gelişen çok güzel sıcak bir mekan. Ailece çok rahat edebileceğiniz, kendinizi ev ortamında gibi hissedeceğiniz bir yemek noktası. Sizlere gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğimiz, Şanlıurfa seyahat listenizde yer vermeniz gereken bir restoran.

Çulcuoğlu Baklava & Restaurant: Tertemiz bir mekan, Oldukça ilgili ve nazik çalışanları ile soğan kebabı başta olmak üzere tüm kebapları çok lezzetli. Ayrıca baklavasının tadına doyum olmuyor. Böylesine başarılı bir restoranda yemek yemeden Şanlıurfa’dan dönmemelisiniz.

Aziz Usta: Mekan oldukça salaş görünümlü ancak ciğerin lezzetli oldukça başarılı. Gidenlerin bir miktar temizlikten şikayet ettiğini belirtmemiz gerekiyor. Ben lezzete bakarım diyorsanız, Aziz Usta sizin için doğru mekan olabilir.